This article may refresh some TCs memory.
Especially Hassanagi who may know Erdogan Mirata, the dentist who took the picture. He was born in Kophinou , the son of Behcet Mirata.
http://www.kibrisgazetesi.com/index.php ... /Ana_sayfa
TMT'cinin Kumsal katliamıyla ilgili naklettikleri...
Ahmet Tolgay
Yazarın tüm yazılarını görüntüle
5 Mart 2007, Pazartesi Yorum Yaz Yazdır Arkadaşına Gönder
"23 Aralık 1963 gecesi Kanlıdere istikametinden gelen silahlı grupların Kumsal bölgesini bastıkları ve karşılarına çıkan ilk eve girip katliam yaptıkları, daha sonra da kadınlı-erkekli ve çocuklu büyük bir Türk grubunu silah tehdidiyle yanlarına alıp Rum bölgesine çekildikleri istihbar edilmişti. 21 Aralık gecesinden beri vur-kaç şeklinde sürmekte olan toplumlararası çatışmalar yavaş yavaş cephe çarpışmasına intikal ediyordu. Katliamın yapıldığı ev Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında görevli Dr. Binbaşı Nihat İlhan'ın eviydi. Katliam bilgisi alınır alınmaz, Rum ve Yunan silahlarının bölgede mevzilenmiş oldukları bilinmesine rağmen, durum tespiti için TMT'nin üst düzeydeki iki görevlisi sabahın erken saatlerinde olay yerine gönderildi. Yaşları ilerlemiş olmasına rağmen her iki görevli de halen hayatta ve sağlıklı durumdadır. Evin içinde yaralı olarak yanında küçük kızıyla birlikte yatmakta olan kadın TMT görevlilerinden birine iniltiler arasında "Bakın bize neler yaptılar. Benim evim karşı tarafta. Yastığın altında bir silah var. Silahı alınız ve bunları bize yapan o Rumlardan intikamımızı alınız." Dedi. Aynı kadın 25 Aralık'ta kendisini Adiloğlu Kliniği'nde tedavi eden Dr. Ayten Berkalp'e konuşurken de aynı şeyleri söyledi. Ankara'ya gönderilen ve kendisine protez kol takılan kadın da halen hayattadır.
Banyo katliamının ilk fotoğrafları TMT tarafından çekildi. Bu fotoğraflar basına dağıtılmak üzere daha sonra yine TMT tarafından basın görevlilerine çektirilen fotoğraflardan çok farklıdır. Hiçbir zaman kamuoyuna sunulmayan ilk amatör fotoğraflar hep gizli dosyada tutuldu. Halen herkesin bilgisinde olan o meşhur fotoğraftaki görüntü cesetlerin ellenmesinden sonra ortaya çıkan görüntüdür. İlk fotoğraflarda görülebilen tek yüz en küçük çocuğun yüzüdür. Mizanseni hazırlayan, ki o kişi büyük ihtimalle ünlü gazeteci Ömer Sami Coşar'dır; manzaranın daha etkili bir hal alması düşüncesindeydi. Diğer fotoğrafları çekmek için daha sonra "Foto Basın" olarak bilinen Mustafa Bey'in Memduh Erdal eşliğinde olay yerine gönderildiği doğrudur. Neden Memduh Erdal verilmişti yanına? Çünkü Erdal'ın kayınpederinin evi oralardaydı ve bölgeyi çok iyi bilirdi. Hazırladıkları AKRİTAS Planı uyarınca Rum ve Yunanlılar bölgedeki katliamı sürdüreceklerdi. (Herkesin bir kez daha bu menhus planı okuyup değerlendirmesi tavsiye edilir.) Erdoğan Rifat, av tüfeğiyle ateş etmeye başlayınca Türk mücahitlerin bölgede mevzilenmeye başladıkları düşüncesine kapıldılar. Erdoğan'ın av tüfeğiyle defaatle ateş açtığı bilinmektedir. Yaylım ateşle öldürülmeden önce Erdoğan Rıfat katliamcılardan birini ağır yaraladı. Hayatta olan ve Şehit Aileleri Derneği'nde görevli bulunan merhum Erdoğan'ın eşi Nevin Hanım bu durumların tanığıdır. Rum ya da Yunan yaralının olay yerinden kaçırılması başarıldı ama Amerikan yapısı son model 45'lik Tomson'u ile miğferi olay yerinde kaldı. Tomson'un kemeri üzerinde "Katsonis" adı yazılıydı. Hem bu silah ve hem de olay yerinden toplanan diğer objeler diğer materyalle birlikte Türkiye'ye gitti. (Kumsal katliamıyla ilgili olarak olayı yaşayanlardan ve tanıklardan alınan ifadeler de, TMT'nin bağlı olduğu Genel Kurmay başkanlığının arşivlerine girmiştir. Olayın gerçek mahiyeti bütün çıplaklığıyla bu ifadelerdedir.) "Katsonis"in silahı ve diğer objelerin bir kısmı İstanbul'daki Askeri Müzede bulunmaktadır. Araştırmacı gazeteciler gidip orada görebilirler. Katliam gecesi bölgeden toplanarak Rum tarafına kaçırılanların çoğu hala hayattadır. Bunlar yaşananların tanığıdırlar. Katliamın TMT tarafında yapıldığı ilk defa Rum propagandacılar tarafından birkaç yıl önce Türkleri birbirine düşürmek için yapıldığında Sayın Nihat İlhan ilk ve son kez konuşarak bu iddiaları yalanlamış ve ailesini kimlerin şehit ettiğini net şekilde söylemiştir. Bilhassa çarpışmaların başladığı ilk günlerde TMT'nin kontrolü ve yönlendirmesi tamamen Türkiyeli subaylardaydı. TMT'nin içinde bu subaylardan habersiz sinek bile uçamazdı. Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesini sağlamak gibi bir düşünceyle TMT'nin bu Türkiyeli subaylar tarafından öyle bir komploya alet edilmesi nasıl düşünülebilir?"
*** *** ***
(Arkadaşımız Aysu Basri Akter'in Diş Hekimi Erdoğan Mirata ile yaptığı söyleşi 44 yıl önce yaşanan Lefkoşa'daki Kumsal katliamını yeniden gündemimize taşıdı. Kaç gündür bu konu konuşulmakta.
Çoğu kişi dağarcığında olanları açıklarken, ünlü TMT'cilerden bir ağabeyimiz de belleğindekileri kağıda dökerek yayınlanmak üzere verdi bana. TMT direnişi boyunca DAL komutanı olarak çok önemli bir görevi yürüten köşemin bugünkü konuğu, şimdi başarılı iş adamlarımız arasındadır. Önemli satırlarını, adının "şimdilik saklı kalması" isteğine saygı göstererek ve teşekkürlerimle sunuyorum. Satırlar arasında olaya ilişkin yeni bazı bilgiler de dikkati çekecek nitelikte. A.T.)
Sorry, I refuse to use Google translator. If I get time..........but most of you have seen this before in translation.