I came across the following analysis of Turkish Cypriots' attitudes towards their religion and observance of the holy month of Ramadan:
http://portal.kibris.net/index.php?opti ... &Itemid=27
Kıbrıs Türkü, dini inancını çağdaş bir insan olarak gerektiği şekilde kendi içinde yaşar.
“Kıbrıs Türkü dindar değildir” diyenler, Ramazan ayında oruç tutan Kıbrıslı Türk sayısını araştırsa, inanamaz.
Kıbrıs Türkü çağdaş, laik ve eğitimli olmasının gereği; beş vakit namaz kılmanın bugünün yaşam koşullarında mümkün olmadığının bilincindedir. Kılık kıyafetle de dini inancının zedeleneceğini düşünmez.
Belki Bayram haricinde camiye gitmez ama ortalama olarak en az Anadolu insanı kadar da Ramazan ayında orucunu tutar. Hem de mahalle baskısından değil, inancı gereği tutar.
Anadolu Müslümanından tek farkı, dinini kendi içinde yaşar ve her türlü inanca hoşgörüyle bakar. Ama en önemlisi, Tarikatlara katılarak din ticareti yapmayı aklından bile geçirmez.
Salt bu nedenle, oruçlu olduğu halde Ramazan ayında içki içen dostlarının masasına oturmaktan çekinmez, onlarla oruç açar, tutmayanlara veya içki içenlere eleştiri getirmez. Zaten bu nedenle de, Deniz Feneri gibi yardım kuruluşlarının dini bütün yöneticilerinin inançlı ve saf Müslümanların parasını çalmasını bir türlü anlayamaz.
İlle de bir benzetme yapılacaksa, KKTC halkının dini inançlarını yaşamalarını; Müslümanlığı çağdaş bir şekilde yaşayan ve inançlarını dünyevi şartlara göre düzenleyen Alevilerin yaşam biçimine benzetebiliriz.
TRANSLATION
The Turks of Cyprus live out their religious faith internally in a manner that befits modern people. If those who claim that the Turks of Cyprus are not religious were to investigate the number of Turkish Cypriots who fast during the month of Ramadan, they would be incapable of believing it.
The Turks of Cyprus, due to their being modern, secular and educated, are aware that praying five times per day is impossible under contemporary living conditions. Nor do they think that their religious faith will be tarnished by the way they dress.
They may well not go to the mosque outside religious festivals but, on average, they fast as much as Anatolian people during Ramadan. They do this not out of peer pressure, but as a requirement of their faith. Their only difference from Anatolian Muslims is that they live out their religion internally and view all kinds of faith with tolerance. The most significant thing is that the idea of joining religious brotherhoods and mixing religion with business never even occurs to them.
Just for this reason, even though they are fasting, they do not hesitate in the month of Ramadan to share a table with friends who are drinking alcohol. They break their fast with them and do not criticise those who are not fasting or who drink alcohol. It is precisely for this reason that they fail to understand how all of the religious leaders of aid organisations like ‘Lighthouse’ can steal the money of pious and pure Muslims.
If a comparison must be drawn, we can liken the manner in which the TRNC people live out their religious faith to the life style of the Alevis, who live out Islam in a modern way and organise their faith in accordance with worldly conditions.