Sorry to the GCs but someone else will have to translate for you!
Yunan askerinin dedikleri!...
Yunan Deniz Harp Okulu öğrencilerini taşıyan Yunan Deniz Kuvvetlerine bağlı iki savaş gemisi geçen hafta içinde Limasol’a demirledi.
Ardından da komutanları Yarbay Nikolas Patrikios basın toplantısı düzenleyerek, Yunanistan ve Kıbrıs’ı bir olarak gördüğünü, iki savaş gemisinin çeşitli Ege adalarından Kıbrıs’a gerçekleştirdiği ziyaretinin de savaş gemilerinin Yunan sularındaki seyrinin devamı olduğunu söyledi. Bunları hem kişisel hem de Deniz Kuvvetleri kaptanı olarak söylediğini ve söylemekte de bir çekince görmediğini sözlerine ekledi.
Gemilerin mürettebatında bulunan öğrenci teğmenlerden beş kişi de Kıbrıslı Rum imiş…
Bu olay Yunan değil de Türk Deniz Kuvvetleri tarafından gerçekleşse idi ve bu sözleri söyleyen de bir Türk yarbay olsaydı, ne fırtınalar kopardı; dünyaya ne mesajlar verilir, ne suçlamalar yapılır, ne senaryolar yazılırdı?!.. Ne telaş alırdı etrafı?!..
Kuzey’de bu konu üzerinde pek durulmadı ama, çünkü konunun muhatabı aslında Kıbrıslı Türkler değil, Hristofiyas’tı… Sana söylerim kızım sen anla gelinim der gibi… Her ne kadar da komutan Yunan Deniz Kuvvetleri’nin bugünkü durumunun, başkaları tarafından kıskanılacak kadar güçlü olduğunu ve denizcilikte ölçünün ruh olduğunu ve Yunan’ın da ruh sahibi olduğunu söylemişse de mesaj gene de Kıbrıslı Türklere ve Türkiye’ye gönderilmiş ve onları korkutmak için değildi. Bu sözlerin adresi, 15 Temmuz, 1974 darbesi ile Yunan ruhunu iyi tanımış olan, Türkiye’nin 20 Temmuz’daki müdahalesi sırasında da bu ruhun ‘gücü’nün kendilerine ne kadar faydası olduğunu görmüş olan ve dolayısıyla kafasında Yunan askeri ile ilgili yargı oluşan Kıbrıslı Rumlara idi!…
Burasını biraz daha derin irdelemek ve satır aralarını iyi okumak gerek.
“Kıbrıs Yunanistan’la birdir ve Kıbrıs adasının bulunduğu deniz, Yunan sularının devamıdır”
beyanında bulunan komutan demek istiyor ki Kıbrıs Yunanistan’ın parçasıdır, kendileri de “sahip”tir… Yani ve açıkcası, Kıbrıs sorununun çözümü için 23 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Talat ile ortak vizyon üreten ve buna ulaşmak için de 3 Eylül’de onunla masaya oturup süreci ilerletmek isteyen Hristofiyas’a, Yunanlı yarbay, Yunan ordusunun bu vizyonu paylaşmadığını, süreçten de mutlu olmadığını ima etmektedir. Yunanlı albaylar cuntasının 1974’te Makarios’la farklılaşması da bu temalar merkezinde idi. Dolayısıyla, barış sürecine yelken açılan günlerde Limasol’a demirleyen Yunan savaş gemilerinin komutanı olan yarbay, Makarios’a darbe yapan albaylardan pek farklı değil…
3 Eylül’de görüşme sürecinin ciddi ciddi başlayacağı belli olduktan sonra Hristofiyas’a ilk tepki Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nden geldi, sonra da hükümette ortağı olan siyasi partilerden; şimdi de anavatanının ordusunun bir temsilcisinden… Kıbrıslı Rum liderin içinde bulunduğu sıkıntılı durum yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor… Bundan önce yaratmaya ve yaymaya çalıştıkları Türkiye’nin sürece olumsuz etkisi evhamı tutmayınca ve asılacak başka göstermelik senaryo kalmayınca, artık durum belirginleşmeye ve Güney’in derin devlet unsurları azı dişlerini göstermeye başladı…
Limasol’a demirleyen Yunan ordusunun Denizcilik Okulu gemilerinin kaptanı verdiği mesajda bir de “güçlü” oldukları vurgusunuı yapıyor. Bu mesajın bir yarısı, barış sürecine inanan Kıbrıslı Rumlara tehdit gibi ise, diğer yarısı da 1974 döneminde Kıbrıslı Rumları Türk ordusu karşısında terk eden Yunan ordusu imajını düzeltmek ve “korkmayın, bu defa güçlü olarak beraberiz” demek içindir.
Geçen hafta basın toplantısı ile Limasol’a demir atan Yunan savaş gemileri sessizce demir aldı ama geride izler bıraktı; bu izler su üstünde kalan izler mi olacak, yoksa süreci sulandıran ve Hristofiyas’ı boğan izler mi olacak görülecektir. “Kıbrıslı Rumlar karar verir, Yunanistan destekler” tezinin ilk firesi de ortaya çıktı. Yunan sivil siyaseti halen fire vermedi ama asker risk almadı, Güney Kıbrıs’ta Kilise’yi ve çözüm karşıtı unsurları yalnız bırakmadı, bırakmayacağını da savaş gemilerini Yunan sularının devamında gördüğü Limasol limanına demirleterek ve Kıbrıs’la Yunanistan bir olduğunu söyleyerek ordunun Kıbrıs siyasetini ifade etti …
3 Eylül’le başlayacak görüşmeler sürecinde Kıbrıslı Rum statükocularla Yunan ordusunun Hristofiyas’ı rahat bırakmayacağı şimdiden belli oldu… Hristofiyas “Kıbrıslı çözüm” maratonunu “Kıbrıslı ruhu” ile mi yoksa “Yunan ruhu” ile mi koşacak ve “kim karar verir - kim yapar” yakında belli olacak...